Saturday, December 29, 2007

yıkıntılar arasında dolaşırken yarattığı güzelim heykelciklerin öylece yerlerde kırgın yatıvermesine ağlarmış heykeltraş. Tek tek elleriyle oyduğu o taş parçalarının virane olmuş güzelliklerine bakar. Kendine ağlar heykeltraş. Elleriyle teker teker anlam verdiği her zerrenin bu kadar değersiz kılınmasına ağlar. Dokunduğu herşeye böylesine can verirken, böylesine değerli kılarken nasıl olur da bu hale gelir dünyası? Anlayamaz... anlayamaz kimlerin, neden, ne ara eskittiğini. Mevsimler gelir geçer, heykeltraş öylece kalır zamanın bir köşesinde. Diz çöker, tozları avcuna alıır sonra elini yumruk yaparak akışını izler. Zamanın bir köşesine takılıp kalmış heykeltraş. O yaratmış, insanlar yıkmış. Anlam katmış herşeye ruhundan, heykeltraş. Ama anlamamış ki kimse... anlamları da anlamsızlaştırmış, çarpıtmış, yok etmiş, hiç olmamış gibi davranmış birileri. Kum saati bir köşede dönüp durmuş heykeltraşın bir avcundan diğerine...ve sonra ötekine...

Fon: moonlight sonata- ludwig van beethoven

Monday, December 03, 2007

gece akıyor yavaş yavaş. uzun paltolu bir kadın loş ışıkların yerdeki yansımalarına atıyor adımlarını. mevsim sonbahar. Ama çöken gece yerdeki yaprakları ıslatmış. çiğ düşmüş yapraklara. onlar bile çıtırdamıyor.kadın kendinden emin adımlarla ilerliyor.uğuldayan rüzgar kıvırcık saçlarını arkaya savuruyor. kadın gözlerini kısmış rüzgarı yararak yürüyor. gözlerinin kenarlarından yaşlar akıyor. sanki huzurlu. bir sigara yakıyor kısa siyah ojeli parmaklarının arasında geceyi aydınlatıyor. kadın sonsuzluğa yürüyor. kesik çizgileri takip ederek. bu sefer arabalar kenardan geçiyor. sonra yol bitiyor, kadın sigarasını yere atıp üstüne basıyor. gözlerini siliyor elinin tersiyle. sonra kavşaktaki yaprakların arasına yatıyor, gökyüzünden bir yıldız kayıyor gelip kadını alıyor ve kadın gülümsüyor, dileğinin gerçekleşmesinin verdiği huzurla gözlerini kapatıyor.
Fon müziği: Gotan project meet chet baker- round about midnight