Monday, September 28, 2009

İstanbul sahilinde bir köpek vardı, İstanbullu. Denize dalmış, düşünceli... Oturdu, denizi izledi saatlerce. gözleri kısıldı güneş batımında. Benim kafamda "Melancholy man" çaldı köpeğe baktıkça. Sonra ayaklandık, bizi rahatsız etmeden 2 adım önden usulca yürüdü. Bizim yanımızdan geçen umursamaz insanlara havladı... izmirliydik... istanbullu bir köpek tarafından korunduk istanbullulara karşı.

Mutluluk

Bugün birbirinden apayrı iki filmdeki "mutluluk" tanımlarını ele alacağız sevgili okurlar. Kaçıklık Diploması ve Into the Wild mevzu bahis filmler.



Kaçıklık diploması der ki; "Mutluluk tavuğun göğüs kısmını yemektir." (Gerçekten böyle diyor. Garipsemeyin lutfederim. Bir bütün gün beynimi yedi paylaşmazsam gözüm açık gidecekti=)



Into the Wild ise der ki; " Happiness only real when shared"

Böyle bir çelişkiler dünyasındayız işte. Yani nedir mutluluk? tavuğun göğsünü paylaştıkça artan bir olgu mudur? nedir? bunun cevabını istiyorum derhal! evet derhal...

Monday, September 07, 2009

devam etmek için herhangi bir tuşa basınız

Bir hayat var elimizde, şu an şuurunda olduğumuz. İçinde insanlar var. İnsancıklar var. Algılar var en çeşitlisinden. Değişik. Kelime anlamı bu. Başka ülkelerin fotoğraflarına merakla bakamayan insanlar. Ve çok ileri görüşlü bizler. Çok demokrat bizler. Kazan, aynı kazan. Beraber döndürülüyoruz uzunundan bir çubukla. Allah var, tanrı yok. Güç var. enerji var, din yok. Din var reenkarnasyon yok. Hayır yok bundan başka bir hayat. Kaldıramayız biz bunu. Biz insanlar.insancıklar. herkesin evinde boş bir duvar vardır illa ki uzun uzun bakıp düşünülebilecek, bir beyaz duvar. Tuvalette 2 dakika vardır illa ki düşünecek. Nereye koştuğunu, ya da nereye durduğunu? Nerede değil nereye durduğunu. Böyle işte. Benim gözlerim doluyor bu hayatta hep.