Monday, October 26, 2009

Avunduğun, yakıştığın ne varsa hepsi sönüp gidiyor. Birkaç kavram vardı sevdiğin. Birkaç sıfat... Onları görmüyorsun artık bu loş, kaybolmuş sahnede. Kırmızıya boyuyorum herşeyi teker teker, altındaki boyayı akıtmadan...Herşey sonradan olma şimdi benim semalarımda. Herkes bir iğreti, bir emanet. Sonradan olmuşluğun aidiyetsizliği var.
Şimdi kavramları birleştirip yenilerini elde etmeye çalışıyor içimde bir odacık. üzümden şarap da olur, sirke de. İşte bendeki yanlış burada başlıyor, yavaş yavaş anlıyorum. Sonucunu görmeden koşuyorum yine, anlamak anlamsız şu dakikada.
bende saat rakı saati şu dakikalarda. Çünkü uyuyorum, uyanıyorum, sabahı yakalayamıyorum.

Friday, October 23, 2009

şimdi ayak bileklerim çıtırdıyor bu karanlıkta yürürken yalnız. kocaman bir sesssizliğin kahramanısın sen, hiç olmadığın kadar ünlü, hiç olmadığın kadar yalnız. kocaman, tek şeritli bir yol var yürüyemediğin. yol akıyor altından. sen hep mi aynısın? paralel 2 çizgi düşün. aynı yolunda beraber ilerleyen. kesişmeyen. aynı yöne doğru giden. kavuşmayan. tekil kavramlar düşün. cümleler yok şimdi hayatında. kesik çizgiler var seni sürükleyen.senin üzerinden geçen, ama senin beklemediğin. mekansız, zamansız. kocaman gözyaşların var, görüyorum. yere düşerken kafanın eğilmesine sebep oluyor. üzgünlük artık gözyaşların senin için. içinde hissetmeden daha, kağıdındalar. zaten hep ordasın. 2boyutta sıkışıp kalmışsın. kağıtlA kavuşan sadece kalemin zaten. senin kavuştuğun sadece yalnızlığın. e sevdi bunca yalnızlığı.
Kafanda bir keman sesi. kemancıdan önce...İşte o da boşlukta savruluyor yalnızca senin için. Herşey eksikti ki. Yeni değil hiçbir şey, kafandaki yalnızlıklar kadar.
Öyle ki, denizimde kum yok, taş yok. Deniz kabuğu yok. Klişe bir iki benzetme var, eskilerden kalma. Onların içinde seçemediğim sıkıntılar.
Merdivenlerden üstüme doğru akan, köpüren sular. boyumu aşan, boyumdan küçük dalgalar.
Binbir tanımı var şu içimdeki, içinde olduğum kusurun. Uzatmamalı.

Friday, October 02, 2009

la fontaine hayvanları seslendirmiyo mu masallarında
neden sesi "masal gibi la fontaine'den" ki kızın
hayvan sesli mi diyo
ne diyo
amacı ne
neden?
çok sinirliyim
Bir durgunluk var zihnimde.
Elime kalem almamanın durgunluğu.
Klavyenin soğukluğu.
Kafamda bir top var, gider yolunu tıkayan.
Anlamsız her şey.
Yaşananlar sanki bir garip,
benden uzakta, gerçekliğini yitirmiş.
Ben, sanki sabit bir noktadayım
etrafımdakiler aynı ray üzerinde dönüyor.
Kimsenin bir yere gittiği yok,
sanal bir hareketlenme yaratıyor sadece.
Bar kapısı gibi,
menteşesi sabit,
2 yöne salınıp duruyor biri geçtiğinde.
Ne gidenin arkasından koşturabiliyor,
ne gelenin masasına oturabiliyor,
ne de geçenin elini sıkabiliyor.
Ayık, ama farkında değil.
Bir donukluk var bende, hayra alamet değil.
Dağınık cümleler var, bitmemiş.
Her şey kendi çıkarım için bu aralar.
Sevmek bile bir garip; var olmadığını yalanlamak istercesine.