Friday, August 13, 2010

annamarama

hayat bir sarhoşluk. kendi yarattığın, sonra da hafifletmek için her ağızdan çıkan yönteme kandığın. mideni bulandıran, başını ağrıtan... 2 saat huzurlu şuursuzluk için 1 gününü seve seve armağan ettiğin bir sarhoşluk.
bu anlam, sıfat arama kaosunda hayata yakıştırdığım tek sıfat "garip" . akışkan, şuursuz... ardı ardına yaşanan günler, geceler. adımlar adımlar... sürekli bir devinim. içiçe geçmiş karmakarışık bir yumak. ara sıra çözülüp düzenlenen, sonra küçük düğümcükler karşısında yine bir bekleyiş içerisinde. bazen kesmek zorunda da kalıyorsun makasla. sonra iki ucu birleştirip bir düğüm atıyorsun. o düğümün ötesinde kalanlar zaiyat, harcanmış. yakmak zorundasın o ucu, bu şuursuz sarhoşluğu devam ettirebilmek için.
sürekli parçalanan, ya da belki filizlenen diye de tabir edilebilir, hayat olasılıkları. ama işte bir kedi misali, hep tanıdık kokuların peşinden gitmekteyiz, yeni bir şeyleri koklamaya gücümüz olsa, cesaretimiz yok. cesaretimizin olmasına bile gerek kalmayan kaybetmişliklerimizde ise nefes almaya bile hevesimiz yok.
anlam aramak ayrı bir "bişey" ona da kelimem yok da tanımlamaya çalışayım. anlam aramak; ayrı bir yenilik, gariplik, oturduğun yerde, güvenli, bir o kadar da tehditkar. gerçekliğin sol üst köşesindedir anlam aramak. gerçekliğin sınırında, gerçekliğe hakim değil ama gerçeklikle hükümlü.